HİNDİSTAN'DA GAY OLMAK- YENİ DELHİ GAY HAYATI

 HİNDİSTAN'DA GAY OLMAK- YENİ DELHİ GAY HAYATI 

Arkadaşım Gökhan’dan öğrendim talebimi artırma yöntemlerini,iyi bilir ve büyük ustalıkla uygulardı bunu; Birisi selam verirse, tipin olmasa bile cevap ver,konuş sohbet et, sonra yarıda bırak.. asla bir daha cevap verme, insanlar yüksek kalsın. Fake gps kullan, büyük dünya şehirlerinde profilin gezsin, insanlar yazsın, bilin, tanın.. ben de bu yöntemi kullanırken profilimi Yeni Delhi’ye aldım. Hindistan da hep merak ettiğim bir ülkeydi, ama yurtdışına gitmek çok ütopik gelirdi,zamanla bunun çok da zor olmadığını anladım. Uygulamadan mesaj gönderen onlarca insan oldu, bir tanesi bir kaç ay boyunca yazmaktan vazgeçmedi. David.. Hindistanlı bir banka memuru( en azından öyle söyledi sadece)o halde biletimi al geleyim dediğimde İstanbul Yeni Delhi arası aktarmalı biletimi Kuwait Airwaysden aldı, mailime bilet gelene kadar alacağına inanmamıştım. Toplamda bir saat bile konuşmamıştık oysa. David’inde tek bir şeye ihtiyacı vardı; ilgi. Hiç bir zaman eni konu vakit ayıramadım ona ve hakkında hiç bir şey öğrenmedim..E ne gerek vardı, 3 5 sene önce kimse yoktu, ama şu an onlarcası vardı, hergün bir sürü kişiyle konuşuyordum, sürekli yeni seyahat planları yapıyordum, belki de gezmek en güzel kaçıştı...

   Dönüş biletimi Qatar/Doha üzerinden aldığım Hindistan gezim için Atatürk Havalimanından uçağıma bindiğimde adeta şok oldum, daha önce hiç bu kadar büyük bir uçak görmemiştim, birden fazla koridoru, onlarca çalışanı vardı, ilk kez aktarmalı uçuş yapıyordum ve heyecanlıydım, Kuveyt Havaalanında inip, 4 saat beklemede insanları inceliyordum, ilk kez bir körfez Arap ülkesindeydim. Bütün yerel adamlar kandura adı verilen elbiselerden giymişti, Bu elbiseleri sadece yaşlıların giydiğini düşünürdüm Kuveyt Havaalanına gelene kadar, gencecik adamlar bu elbiselerle çok seksi duruyorlardı, üstelik bu elbiseleri giyenleri çağdışı yaşadığını zannederken bütün bu bildiklerim yerle bir olmuştu çünkü gayet modern görünüyorlardı. Ellerinde Starbucks bardakları, çekçekli siyah valizleriyle çok etkileyici bulmuştum, tek itici olan ayaklarındaki tuvalet terliğine benzeyen terliklerdi ve hepsinde aynısı vardı...wifi bulamadığım için Kuveyti yoklayamadım kimler var kimler yok diye.. Freeshopta hiç alkol olmamasına da şaşırmıştım. Kapıya doğru ilerlerken hiç Avrupalı insan olmamasına dikkat ettim, uçak bekleyenlerin çoğu arap ya da asyalıydı. Yeni Delhi uçağım için sıraya girdiğimde Hindistanlıları incelemeye başlamıştım, tanımadıkları halde selam veren, sürekli gülümseyen, rengarenk giyinen insanlardı ve çok sıcak görünüyorlardı..
David 2 ay kala eskisi gibi yazmaz, aramaz,sormaz olmuştu, benim de amacım zaten onunla görüşmek değildi, kötü biri olduğumu düşünüyorsunuz değil mi? Belki de öyleyim.. en son evleneceğini , benimle görüşemeyeceğini söylemişti ve bu da benim umurumda olmamıştı, tek amacım daha çok yer gezmekti, belki de daha çok kaçmaktı hayattan, ne olsa biletimi alıp bu kadar uzun bir seyahata çıkmam için en büyük masraf kalemimi üstlenmişti. Gerisini ne olsa hallederdim...
Sabah 5 gibi indi uçağımız Yeni Delhi’ye; herkesin söylediği Hindistan’a iner inmez bir baharat kokusu klişesi gerçekmiş, çok büyük ve tüm zeminlerin halıyla kaplı olduğu Indra Gandi Havaalanında polis kontrol noktasına yürümem dakikalar aldı, çıktığımda şehir merkezine giden metroya bindim. Sabah saat 5 olmasına rağmen kalabalıktı. Metroya binen herkesi dikkatle süzüyordum. İneceğim durağı kaçırmamak için tetikteydim ve Yeni Delhi Merkez İstasyonda indim. Hayatımda geriye alıp tekrar yaşamak istediğim anlardan biridir metrodan dışarı çıkıp gördüklerim, bir film sahnesi gibiydi, onlarca rikşa( 3 tekerlekli motorlu ulaşım taşıtı), at arabaları,insan arabaları,bisikletler,taksiler otobüsler... Kahirede kaos kelimesini kullanarak bu kelimeye ne kadar haksızlık ettiğimi anladım, baş ağrıtıcı bir gürültü,koşuşturma, ağır kokular derken dakikalarca etrafa bakındım, elbette bu süreçte gelmeden önce okuduğum gibi onlarca insan tanışmak, yardımcı olmak, bir şeyler satmak, para istemek suretiyle konuşmaya çalıştı,hepsini katı şekilde reddettim, 

Hostelim Merkez Tren istasyonuna çok yakındı,yürüyerek giderken gördüklerim inanılmazdı, ne kadar çok evsiz ve düşkün insan vardı,her yer pislik içindeydi,onlarca köpek ,inek ve maymun başıboş geziyordu,bir yandan uykusuz ve yorgundum, hostele ulaşmam zor olmadı, Paharganj’da bir ara sokakta gürültülülü işlek bir cadde üzerindeydi, Girdiğimde yer yatağında yatan bir genç vardı,kalktı pasaport kimlik rezervasyon ve ödeme sormadan beni bir odaya aldı,10 kişilik nem kokan bir odada üst ranzada bir yer gösterdi ve kirli bir battaniye verdi.Uykuya yenik düşüp saatlerce uyumuşum, uyandığımda geçen zamana çok üzüldüm , hemen giyinmeye koyuldum. Odada kalanlar genelde uzak doğululardı, bir tane çinli yatakta meditasyon yapıyordu,onlarca aksesuarı,boncuğu vardı. Avrupa hostellerindekine benzer konuklar yoktu burda. Caddeye çıktığımda korkunç bir gürültü ve kalabalık vardı, herkes bir yere koşturuyordu, dilenci bir kadın 3 çocuğu ile gelip para istedi,5 rupi verdiğimde çok az verdiğimi daha fazla vermemi söyledi, sürekli gülümsüyordu, sanırım Hindistan’da herkes sürekli gülümsüyordu,sonra bir sokak satıcısından böreğe benzer soslu bir şey yedim,çok pisti,ama çok lezzetliydi, gelmeden önce okuduğum herşey boşunaydı, hasta olacağımı bilsem de herseyini tadına bakacaktım. Baharatlı ve acı yemek seviyordum zaten, gerekirse hasta olayım, herseyi yiyecektim. Tamamen lokal şeyler yapma düşüncem varken bir Starbucks gördüm ve girdim,içerisi çok farklıydı, hem kahveler çok pahalıydı, hem içerde çok farklı bir kesim vardı, sokakta gördüğüm insanlara hiç benzemeyen Hindistanlılar vardı burada,düzgün giyimli,iyi eğitimli ve sanırım daha yüksek egolu insanlar vardı,sanırım en sevdiğim şey insanları izlemek,ortalama 2 saat boyunca insanları izledim ve kalkıp tekrardan meydan gibi bir alanda taşlara oturdum, sokak berberleri gelip traş etmek istiyor, falcılar gelip fal bakmak istiyor, masajcı bir adam elinde bir şişe yağ ile masaj yapmak istiyor, ve küçük çocuklar gelip para istiyordu. O kadar çok çocuk vardı ki çoğunun üzerinde düzgün bir elbisesi ya da ayakkabısı bile yoktu. Gelen çocuklardan birine tost ve meyve suyu aldım çok sevindi, yanıma oturan üniversite öğrencisi bir genç kıza adres sordum ve çok yardımcı oldu, genelde iyi derecede Ingilizce biliyorlar fakat telaffuzlarından dolayı her söylediklerini tam anlayamıyordum . İlk kez bir tapınağa gittim. Önünde onlarca dilenci ve düşkün insan vardı, tapınağa gelenlerden yemek ve para istiyorlardı. Hali vakti yerinde görünen bir kadın ve eşi tapınaktan çıkıp dilenci bir gruba doğru yürüdüler ve ellerindeki 8 10 tane meyve suyunu onlara verirken, resmen bir izdiham yaşandı, yerlerde sürünerek yalvarıyorlardı bir paket meyve suyu için. Tapınağa girdim, ilk kez bir Asya tapınağında bulunuyordum, ayakkabılarını çıkararak girdikleri tapınaklarda yerleri öpüyor ve heykeller önünde secde ediyorlardı, herkes tanrılarına çiçek hediye ediyordu,dışardaki pisliğin aksine tapınaklar tertemizdi çıktığımda yine küçücük çocuklar gelip insanın ayağına kapanıp ayaklarını öpüp para istiyordu. Sadece 1 rupi için yalvaran insanlar görünce Hindistanın nasıl bir ülke olduğunu anlamaya başlıyordum, ( 1 küçük su 10 rupi)zaten istatistiklere göre bu ülkede doğan her 2 çocuktan birinin hayatı boyunca evi olmadığını bilmek bile ülke hakkında yeterince fikir veriyor sanırım,şaşkınlıklarımla ve yorgunluğumla zar zor hostele döndüğümde kendimi inanılmaz yorgun hissediyordum, başım ağrıyordu ve halsizdim, bir duş alıp yatağıma uzanmaktı tek amacım. Banyo ve tuvaletler çok pisti, sıcak su yoktu, puanı en yüksek hostes bile bu kadar pisse düşük puanlı bir yer nasıl olurdu acaba, titreyerek ve zoraki bir duş aldım,yatağıma uzanıp telefonuma gömüldüm, bütün özgürlük alanım elimdeki akıllı telefonumdu sonuçta, programlardan onlarca mesaj gelmişti ve hiç birisine bakamamış cevap verememiştim, tek tek mesajları açıp baktığımda, bir çoğundan hoşlanmadım, çoğu da bizim ülkemizdeki gibi feminendi, ya da temiz görünmüyordu. Sonunda bir türkten mesaj almak beni şaşırttı, o da çok şaşırarak yazmıştı Yeni Delhi ‘de bir türkle karşılaştığı için, 23 km uzaktaydı ve son gecesiymiş, 40 yaşlarında açık tenli bir İstanbul lubunyasıydı.Ortama göre davranan biri olduğu her halinden belliydi, böyle geyler işyerinde erkek kesilir, evde reis, lubunya ortamındaysa dragqueen oluverirler, bana göre en korkulacak gay tipidir, sahte ve ikiyüzlü ( iyi rol yaptıkları için hep kazanırlar ama). Tanışmak istedi ve tabiki uzak diye gelemem dedim, escortsan karşılayabilirim dedi, hayır dedim , ısrar ettii derken kabul ettim, taksiye binip rahatça 23 km yolu gideceğimi sanarak Uberden taksi çağırdım, kaos içerisinde 800 metre yolu 14 dakikada geldi,Bindiğimde uzun bir serüven başladı, saat akşam 9du ve hiç hızlanamıyorduk, araçlar sürekli korna çalıyor, yayalar yollarda yürüyor,rikşalar trafiği g-felç ediyor derken bir şekilde otele ulaştık, 3 yıldızlı ortalama bir oteldi ve odaya çıktım, çok şaşkındı, bir türkle hindistanda tanışmış olmanın şaşkınlığından bahsediyordu , iş için sürekli geziyormuş ve ilk kez Hindistn’a gelmiş, saçma muhabbetinin uzun sürmesine izin vermedim, biraz yalandan seviştik ve Arsız istanbul kızına istediği şeyi verdim, çok yorgundum fakat şu an bir iş için gelmiştim ve yapmam gerekeni yapmalıydım, sonrasında duşa girdim, sıcak ve iyi bir duşa ihtiyacım vardı, neden iyi ya da orta sınıf bir otelde kalmadım diye kendime kızdım. Lubunya da susmuştu, boşalan bir lubunya ancak susar, rahatlar ve nefes aldırır, ben de o anda hoşçakal dedim ve odadan çıktım, alt katta müzik sesi vardı ve bir düğün olduğunu gördüm, bir daha hiç hint düğünü denk gelmez diyerek salona girdim,kimsin nesin diyen olmadı ve bir süre düğünü izledim, herkes çok eğleniyordu, saat geç olmuştu,otel ıssız bir yerdeydi,çıktığımda taksi bulamadım, haritadan konumu incelerken yakında bir metro durağı gördüm ve oraya yürümeye karar verdim. Çevrede hiç insan yoktu, gerçekten korkmaya başladım, birisi beni öldürse,çantamı alsa, telefonumu alsa kimsenin umurunda olmazdım ve saçma sapan hayatım buracıkta biter,akıbetimden de kimse haberdar olmazdı,metro için yanlış yöne yürümüşüm ve sonunda bir rikşa buldum, istediğimden bambaşka bir yere götürdü ama gittiğim yerde bir metro durağı vardı,metroya bindim ve zar zor hostelime tekrar ulaştım , gece saat 12yi geçmişti.
Ertesi gün ise India Gate’e giderek güne başladım,Merkez tren istasyonundan otobüse binerek en yakın yerde indim ve 5 şeritli ışık olmayan çok işlek bir caddeden 20 dakikada karşıya geçebildim. Hindistan’da ayakta kalabilmek büyük çaba istiyordu. Geldiğim yer kocaman ve tarihi bir şehir kapısı ve fazlaca turistin olduğu bir parktı.Yereller de çok fazlaydı. El yapımı takılardan aldım, gördüğüm herkes el sıkışmak ve tanışmak istiyordu. Telefonu olanlar da beraber fotoğraf çektirmek istiyordu, aslında çok sevmeye başlamıştım Hindistanlıları,çok sempatiklerdi, şaşkınlığım azaldıkça arayışlarım da artmıştı, ne arayışı gezmeye gelmişsin diyeceksiniz, sanırım ben hep arayıştayım, sürekli yeni bir şeyler arıyorum. Bu seferki de çok tipim olmayan ama merak ettiğim birisi, çünkü ilk kez bir yerelle buluşacağım.  Attığı konum 8 km uzaktaydı, önce metroya bindim, inip 2 km kaldığındaysa at arabasına bindim, buluşacağım çocuğu aradım ve telefonla tarif etti, sadece evlerin olduğu bir alanda indirdi beni, eski filmlerden birinde gibiydim, ne kadar garip bir deneyimdi bu, sokakta ütücüler,terziler,yemekciler... bugüne kadar gördüğüm herşeyin bambaşka hallerini görüyordum, sonunda çocuk geldi, zayıf tiplerden hoşlanmayan biri olarak boyu kilosu gayet yerindeydi,üstü başı da temiz görünüyordu, bir apartmanın daracık merdivenlerinden çıkıp 5 odalı bir eve girdik, diğer odalarından konuşma sesi geliyordu, evden ziyade bir pansiyon gibiydi, daimi yaşadığı yer burasıymış, yerde bir tek kişilik yatak ve eski ceviz ağacı bir gardrop vardı, bir de tuvalet banyosu olan garip bir evdi. Sex yapmayı bildiğini söyleyemeyeceğim, yüzüstü uzandı ve inleyerek bekledi sadece. Ben de baharat kokulu vücudu üzerine sarıldım , süreç ilerledikçe ensesine nefesimi vererek bitirdim ve çıktım. Hayvanat bahçesine gitmeye karar verdim, dev bir yaşam alanı olan hayvanat bahçesi çok güzeldi, kendimi Afrika safarisinde ya da ormanında gibi hissettim. Girişler yerliler ve yabancılar için farklı fiyat tarifesiyle düzenlenmişti, parasını bir yerele verip kendime daha ucuz olan biletten aldırdım, kimse farketmedi. Gezmeye başladıkça bloggerları takip ediyor,daha pratik ve hesaplı çözümler öğreniyor ve bütçe planlaması yapıyordum, böylelikle daha fazla yer gezebilecektim. 
Hindistan’da bir yerlere gidip yemek yediğimde,kahve içtiğimde kendimi hep suçlu hissettim, illa ki ülkemizde de vardı düşkün, muhtaç insanlar, ama Hindistan’daki kadar beni sarsmıyordu, ilk günlerde sürekli yolda gördüğüm çocuklara yiyecek içecek ya da meyve suyu aldım, zaten sokakta bir şey yiyip içmek imkansız, hemen biri gelip ellerini açıp gözünün içine bakıyor..Bunları size ilerleyen günlerde yaptıklarımı eleştirmemeniz adına yazıyorum sanmayın. İstediğinizi düşünebilir, istediğiniz oranda suçlayabilirsiniz, hayatımdı,yaşadım ve yaşamaya devam ediyorum.
Paharganj

Hindistan’a 15 gün için gelmiştim ve sanırım pişmandım, ne yapacağımı bilmiyordum, sürekli üzgündüm, hergün sürekli birşeyler için üzülüyordum, bazı anlar gözümün önünden gitmiyordu, belden aşağısı olmayan 40larında bir adam kasa gibi bir ahşaba tekerlek yerleştirmiş ve ellerine ayakkabı giymiş ilerliyordu, yaşlı dilenci bir kadının bütün parmakları kopmuştu, bir çocuğun yüzünün tamamı yanmıştı, gördüğüm bu insanları nasıl unutacaktım, günler geçtikçe etkisi azalacak mıydı? Sürekli halsiz ve mutsuzdum, 
Tüm gördüklerim yanında telefonumu açmıyor değildim;programlardan çok mesaj gelmeye başlamıştı, çok yakışıklı çocuklar yazıyordu, yıllarca no asian no indian yazanlar bunları görse eminim hepsine evet derlerdi. 300 metre olan birine mesaj attım, inanılmaz yakışıklıydı, boncuk gibi gözleri, kavruk bir teni vardı, inanılmaz bir vücudu vardı, çağırdığımda bira alırsan gelirim dedi, Mısırdaki gibi burda da talepkar insanlar vardı demek, tamam gel dedim, sex yaptıktan sonra alacağım birayı,tabi nerde sex yapacaktık, hayatının en büyük krizini bile çözmek için yeterince çaba sarfetmeyen gayler konu sex olursa hemen bir yer ayarlarlar, ben de öncesinde hostelin terasını keşfe çıkmıştım, kimsenin olmadığı iki üç tane divan olan boş bir oda vardı oraya çıkarmayı planlamıştım birini bulursam, geldi, fotoğrafları shop muydu acaba, yüzü çok güzeldi evet ama o vücut onun olamazdı, hem kısa boylu hem kocaman göbeği vardı, ocak ayı buranın en soğuk ayıydı ve insanlar alışık değildi, ben kısa kolluyken, o mont giymiş ve bere takmıştı, terasa çıktık, biraz çekindi ama karşı da koymadı.. gözlerinin içine baktım, çok güzeldi, kısa sürede ikimiz de rahatladık, sonra birayla falan uğraşmadan postaladım. Yorgunluktan tükenmiş bir şekilde yattım..
Paharganj

      Ertesi gün uyandım, yine yorgun hissediyordum,  hostelin karşısında kahvaltı için gittiğim bir yer vardı en azından omlet yiyordum, gidip kahvaltımı edip gezmeye başlayacakken kahvaltıdan sonra midem bulanmaya başladı, biraz dinlenmek iyi olur derken tuvalete zor yetiştim, kustum, ağzımdan burnumdan kustum, yatağıma gidecek, kolumu kaldıracak halim yoktu, kocaman bir günü yatarak geçirdim, kendimi hala hiç iyi hissetmiyordum, akşam kendime ilaç,su, meyve almak için tekrar dışarı çıktım. Bir muz yedim ve biraz su içtim, eczaneye girip ilaç aldım, ezcane dediysem bizim buradakilerle alakası yok, derme çatma bir açık hava tezgahı ve çalınmasın diye kapatılmış demir parmaklıkları, ağrı kesici ve vitaminler aldım, bir kaç gün idare edecek kadar meyve alacaktım ki yine kusmaya başladım, yol kenarında yere oturdum ve kusmaya başladım, yere akan kusmuğum bacağımı ıslatmıştı, yoldan gelen geçen insanlar vardı ve hiçkimse dönüp bakmıyordu bile... kalkacak takatim yoktu, hostele gidip bilet bakıp dönmeye karar verdim.. zoraki hostele girdiğimde kötü görünüyordum ve aşağıda bulunanlar yardımcı oldu, aşırı pis yemeklerden bağırsak enfeksiyonu kapmıştım, terledim,ıslandım,kurudum,soğuk duş almak zorunda kaldım, yavaş yavaş kendime gelmeye başladım, iki gündür telefonuma da bakamamıştım baygın gibi yatmaktan..bir mesaj geldi kuzeye gelir misin? Why not if u pay ( ödersen neden gelmeyim). Artık iyileşmeye başlamıştım ya neden gitmeyim.. Chandigarh isimli bir şehirdeymiş, 40 yaşında ve Singapurlu bir iş adamıymış, ciddi olmasa uçak biletimi neden alsın hem..  yeni bir şehir görüp yeni bir deneyimin ne zararı olurdu ki, 5 dakika içinde bilgilerimi yolladım ve biletimi aldı, ertesi sabah iyileşmiş bir şekilde büyük çantamı hostele bıraktım ve yeniden Yeni Delhiye dönmek zorunda kalarak Chandigarh’a gittim. Taksiyle otele gidip 407 numaralı odaya yerleşirsin demişti, aynen öyle yaptım, şehrin en güzel otellerinden biriydi belli ki, gayet lükstü. Günlerce hostelden sonra konfor iyi gelmişti, güzelce dinlendim ve söylediği saatte geldi, asyalı yaşlı bir adam beklerken, kapıyı açtığımda şok oldum, 185 boylarında atletik dünya yakışıklısı genç bir Hindistanlı geldi. Geniş omuzları vardı, giyimi çok düzgündü, kara kaşlı kara gözlü bir modeldi resmen.Resmen tipimdi, çok utangaçtı, hatta biraz korkaktı, odanın kalın perdelerini çekti, küçük bir köpek yavrusu gibi titriyordu, yanına uzandım, heyecandan konuşamıyordu, ilk kez böyle bir deneyimi olacakmış, benim içinse yaşlı bir asyalı beklerken genç bir yakışıklı sürpriz olmuştu, bonus gibiydi. Bana bakışlarında hayranlık vardı, çekinerek dokunuyordu, loş ışık bile utanmasına engel olmuyordu, yorganı başına geçirdi ve alt tarafıma indi, ağzını nasıl kullanacağını bilmiyordu, sakince anlattım,yönlendirdim, sonra yüzüstü uzandı, göz teması olmayınca daha rahattı, çok dardı ve kendini kasıyordu, biraz zorlandı, şefkatle yaklaştım, ellerimi bedenine sardım, boynunu , ensesini, kulaklarını öptüm, nefesimi boynuna verdim. Gayet mutlu olmuştu, zevk gibi bir beklentim yokken ben de çok zevk aldım. Sonra perdeyi açtık, yüklü bir rakam ödedi, konuştuğumuzdan çok daha fazlasını verdi, trenle dönüş planlıyordum ama yine dönüş uçak biletimi aldı, Chandigarhta gezebileceğim yerleri söyledi ve evine, eşinin çocuklarının yanına gitti. Chandigarh Yeni Delhinin kuzeyinde daha sakin, daha huzurlu , kaotik ve  turistik olmayan bir şehirdi, Yeni Delhiden sonra şaşırtan pek bir şey yoktu, şehri gezdikten sonra otele geldim, yine yazıştıklarım oldu fakat kimseyle buluşmadım, uçağım ertesi gün erken saatteydi, resepsiyondan sabah erken uyandırılmak istediğimi söyledim, sabah çıkış yaparken , kahvaltıya katılamayacağım için, hazırladıkları kahvaltımı yanıma aldım, çok sevinmiştim beni düşündükleri için, iyi bir yatakta uyuyup,sıcak bir duş almış ve yeterince dinlenmiştim, Yeni Delhi uçağına binerek tatilime devam etmek üzere havalandık 
India Gate
Metro Girişi
Hindu Tapınağı

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KATAR'DA GAY OLMAK- DOHA GAY LIFE

ALMANYA'DA GAY OLMAK- BERLIN GAY LIFE