MISIR'DA GAY LIFE VE MISIR'DA GAY OLMAK

MISIR'DA GAY LIFE VE MISIR'DA GAY OLMAK

       Amsterdam'dan geldikten sonra hayatımda yeni bir dönem başladı desem çok mu abartı olur? Aslında olmaz. Bir haftalık Amsterdam seyahati beni daha ılımlı, daha anlayışlı biri yaptı..ve tabiki yeni arayışlara itti. Hemen bilet bakmaya başladım yeni bir yerlere gitmek için. Sharm El Sheikh diye bir yere buldum, Mısır'da bir tatil şehriymiş, 2 ay sonrasına bilet aldım..Artık tek başıma yurtdışına gidecek cesaretim vardı ne olsa..gün geldi çattı ve Haziran ayında gece 2de Sharm’a indim, otelime yerleştim. Çok yorgundum yatıp uyudum, ertesi sabah erkenden hemen kalkıp kahvaltımı edip denize girdim. Kızıldeniz dünyanın sualtı dünyası en renkli yerlerinden biri.. su altında çıplak gözle bile görecek onlarca deniz canlısı var..hava 40 derece üzeriydi, ilk günden itibaren kavrulmamak için erken saatte otelime döndüm. 
         Mısırda da herhangi bir gay mekan bilgisi bulamamıştım Google’da. Programlarımı açıp yeni birileriyle tanışmak için arayışlarıma başladım. Mısırda eşcinsellik yasak ve çok ağır cezaları var. Yüzlerce kırbaç, senelerce hapis gibi çok ağır cezalar olmasına rağmen çok rahat bir kesim var. 
          Mısır’da en yaygın kullanılan uygulama kesinlikle Grindr , daha sonra Growlr, en son Hornet. İnsanların genellikle yüz fotoğrafı yok, yabancı olduğunuzdan emin olduktan sonra çok rahat yüz,vücut ve özel fotoğraflarını paylaşıyorlar.. Yazanlardan biri gayet yakışıklıydı.. konum attı ve bilmediğimi, gelemeyeceğimi söyledim. Axel otel önünden seni alabilirim dedi ve orda beklemeye başladım, 4x4 bir jip yanaştı ve beklediğimden çok yakışıklı biri gibi görünüyordu ta ki arabanın kapısını açıp sesini duyduğum ana kadar... bir an geri inmeyi düşündüm ama çoktan hareket etmiştik, güneş gözlüğünü çıkarınca ve konuşunca bir taksim lubunyasının( feminen pasif gay)yanında olduğumu düşündüm, Toki benzeri 3 katlı bir evin eksi birinci katına indik, çok da ucuz döşenmiş olmayan dağınık bir bekar evini andırıyordu. Yatak odasına girdiğimizde klima sonuna kadar açıktı, oda buzhane gibiydi.. aynasının önünde bir sürü kozmetik vardı aktif partnerimin ! . Yatağının başında kondomu,kayganlaştırıcısı,peçetesi,ıslak mendili ile tam donanımlı bir gay odasındaydım. Yatağındaysa insan boyunda ve eninde bir yastık vardı, çok şaşırdım. Sarılma ihtiyacı için bu yastığı kullanıyormuş uyurken, çok aklıma yattı. İlişkide pasif olduğunu söylememe gerek kalmamıştır sanırım, boşaldıktan sonra su istediğimde salondan bir tıkırtı duydum, ev arkadaşı olduğunu söyledi. Su almaya giderken ev arkadaşını görmek için arkasından çıktım ve ev arkadaşıyla gözlerimiz çakıştı, bir kaç saniye bakıştık. Keşke bunla takılsaydım diye iç geçirdim, adını bile hatırlamadığım aktif abla partnerim beni otelime bıraktı. 
    10 dakika geçmeden grindrdan ev arkadaşı mesaj attı, seninle görüşmek isterim diye. Hem onore olmuş hem zafer kazanmış gibiydim. Hava çok sıcaktı akşam görüşmek daha uygun olacaktı, beni akşamüzeri çöl safarisi yapmaya davet etti . Atv ile safari yapacaktik, beni almaya geldikten sonra yolda başka bir arkadaşını daha aldık, o da fena değildi. Bu gidişle Sharmda tanışmadık, takılmadık kimse kalmayacaktı. Safari için atvlerin olduğu alana gittik. Üstümde limitli mısır poundu vardı. 10 dolar tutan tur için 20 dolar verdim, ilk Mısırlı kazığımı burada yemiş oldum, para üzerimi vermedi. 2 atv kiraladık ve çölde başladık sürmeye. Ben cesaret edememiştim tek kullanmaya, arkasına oturdum elimi beline sardım. Diğer arkadaşı da tek başına başka bir atvye bindi. Rüzgarın yüzümüzde yanık oluşturmaması için, yüzümüze poşu sarıp, gözümüze güneş gözlüğü taktık. Ortalama yarım saat tur sürdü. Sonunda bir bedevi çadırına gittik. Develerle ve yerli insanlarla ( beyaz elbiseli adamlar) fotoğraflar çektirdik... bense sonradan bize katılan arkadaşından daha çok hoşlanmaya başladım ve dönerken onunla aynı atvye bindik.

 Çölde safari benim için çok da eğlenceli bir aktivite olmadı. Yolda ufak dokunmalar, kaçamaklar dışında bir şey yaşamadık. Kendimi 10 dolar para üzerini alamadığım için aptal hissediyordum. Bu Mısırlı biri tarafından ilk ve son kandırılışım oldu..40 derece üzerinde sıcakta denize girmek ve devamında çöl havası beni çok çarpmıştı , erkenden yatıp uyudum.

        Sivrisineklerden çok da sağlıklı bir uyku çekemediğim ertesi günün sabahında Mısır mutfağının çok da damak tadımıza uygun olmadığından bir kere daha emin olarak kahvaltımı bitirdim. Denize gittikten sonra lokal bir kaç mağaza gezdim,herkes ingilizce biliyor, herhangi bir dil bariyerimiz yok..Mısır gibi ülkelerde yabancıysanız bütün herkes sizinle ilgileniyor, konuşmaya çalışıyor, fotoğraflar çektirmek istiyor, e haliyle ilgiyi seven gayler için çok güzel bir durum bu..
         Deniz,kum,güneş derken günü bitirdim. Sharm’da yapacak çok bir şey kalmamıştı. Tanışacak biri de denk gelmemişti. Yeni bir aktivite lazımdı..

          Başkent Kahire 519 kilometre.Sadece 5 günlük bir tatilde Kahire’ye gidecek vaktim olmadığını düşünerek plan yapmamışken küçük bir araştırma yapınca ulaşımın çok da zor olmadığını anlayıp, gece yolculuğu yaparak ertesi gün Kahire’yi gezmeye karar verdim. Gece otobüsüne bindiğimde otobüs buz gibiydi. Dışarıdaki nemli ve sıcak havadan eser yoktu.O kadar üşümüştüm ki yanıma yedek olarak aldığım tshirtü de üzerime giydim, derken uyandığımda Kahiredeydim. Hakkında hiç bir fikir sahibi olmadığım Kahire yıkık dökük,tozlu,harabe bir metropoldü. Otobüs Kahire'ye girdiği andan itibaren cama yapışmış şehri izliyordum. Bitmek bilmiyordu. 20 milyonluk dev bir şehir için 1 gün ne kadar yetecekti. Hiç araştırma yapmamıştım, Piramitleri ve Nil Nehrini bulabilecek miydim. Taksim meydanına eşdeğer olan son durak Tahrir Meydanında indim. Googlemapten Nil Nehrine sadece 700 metre olduğumu görüp yürümeye koyuldum, sabah saat 5ti ve güneş henüz doğmuştu. Nil nehri üzerindeki köprüye çıktığımda bu saatte şaşırtıcı derecede bir kalabalık ve gürültü vardı. Gençler motorsikletlerle akrobasi ve hız yapıyor, ailelerse yürüyüş yapıyordu.tam bir kaos hakimdi. İnanılmaz derecede yakışıklı erkekler vardı. Yoldan her geçen bir şey söylüyordu ve Kahire’de hiçkimse İngilizce bilmiyordu. Köprünün kenarına oturup dakikalarca insanları izledim, köprü kenarında onlarca evsiz,dilenci,engelli, meczup halde insanlar vardı. Bir film sahnesinde gibi hissediyordum..  Daha sonra piramitlere gitmek istedim fakat 9 kilometreydi, yürünecek bir mesafe değildi. Onlarca otobüse ve dolmuşa Piramitlere gitmek istediğimi söylememe rağmen, tek kelime İngilizce bilip cevaplayan insan olmadı. Sharm gibi turistik değildi Kahire..Giza isimli bölgeye gitmem gerektiğini öğrenip oraya gittim ve hala piramitler 4 kilometre uzaklıktaydı. En son küçük bir minibüs bulup bindim. Çok eski ,kırık dökük, pislik içindeydi tüm şehir. Müslüman bir şehir bu kadar pis olabilir miydi. Saat 7 buçukta piramitlerin olduğu alana vardım. 8de açılıyormuş.
 Kapıda dev zırhlı silahları ve bembeyaz üniformaları ile Mısır Polisi bekliyordu, darbe sonrası bir ülke için ürkütücüydü silahlı polis görmek. Piramitleri gezdim, büyülenmedim. Taş yığınından ötesi yoktu. Sonrasında tekrar Tahrir meydanına gittim. Şehire ve kaosa kapılıp telefonuma bakmayı unutmuştum. Grindr ve Growlrımı açtım.
       Daha sonraki Mısır seyahatlerimden de çıkardığım sonuç ; en yakışıklı en organik ve en maskülen erkekler kesinlikle Mısırdaydı. Herkesin Google çeviri üzerinden sorduğu şey yer var mıydı. Yer olmasını ve biriyle tanışmayı geçtim hala çok açtım. Ramazan ayıydı ve her yer kapalıydı. Su bile alacak bir yer bulamamıştım. Bir yandan gürültü , bir yandan açlık susuzluk derken başım çatlıyordu. Geri dönmeye karar verdim. Saat 3 otobüsüne bilet aldım. Boş olan otobüslerde bile hep arka taraflardan koltuk almayı tercih ederim. Küçük kaçamaklar yaşamadım diyemem otobüslerde..
Mısıra göre son derece lux bir otobüs geldi. Sadece yabancı yolculara sandviç,kek,meyve suyu ve su olan küçük ikram kutuları verdiler. Adeta saldırıp hepsini bir anda bitirdim. Keyfim yerine gelince bir yandan telefonumla oynamaya bir yandan dev şehir Kahireyi izlemeye başladım. Müslüman Arap kültürünün tahrip edip, yok edemediği Mısır Uygarlığının izleri şehrin her yerindeydi... otobüs şehirden çıktıktan sonra muavin dikkatimi çekmeye başladı. 180 boylarında 90 küsür kilo yakışıklı güzel yüzlü yanık tenli bir oğlandı. 30larında gösteriyordu ama eminim ki maksimum 22 yaşındaydı. Servis yaparken her seferinde gülümsüyordu, bense yeni bir geyik avlamayı kafasına koymuş bir panter gibi kendimi avıma odaklamıştım. Hep konuşmak istiyordu ama hiç konuşamıyordu. Sadece zar zor nereli olduğumu sorabildi. Tipim olmamış olsaydı ,uyumayı ve hiç bir aptal sorusuna cevap vermemeyi tercih ederdim tabiki. Sonra bana kahve yapıp getirdi yanıma oturdu. Kendini gösterip kahveyi gösterip neden içmiyorsun gibi bir hareket yapınca oruç olduğunu anlatmaya çalıştı. Avımı kaybetmenin mutsuzluğuyla biraz uyudum,biraz çölleri seyrettim. Oruçlu birine de salça olacak kadar arsız değildim. Öyle miydim yoksa? Evet bazen öyleydim aslında. İftar için bir yerde mola verdik, ben de bir şeyler atıştırdım ve avım için yeniden heveslenmeye başladım. Moladan sonra hava tamamen kararmıştı, tekrar otobüs hareket etti,ortalama 2 saat kalmıştı Sharm El sheikh’e ulaşmamıza. Tekrar kahve getirdi yanık tenli oğlan. Ben de ona aldığım bisküviden uzattım, eliyle karnını göstererek çok tokum demek istedi, ben de kendi elimi onun karnına götürdüm, ne kadar tok olduğunu anlamak ister gibi, beyaz gömleği ve mavi kotu ile çok çekiciydi. Sonrasında elimi birden pantolonuna götürdüm ve hiç karşı koymadı, ışıklar sönmüştü ve otobüsün arka tarafları boştu, olanlara inanamıyordum. Heyecan ve adrenalin en üst seviyedeydi. Birden yumuldum pantolonuna. Saniyesinde sertleşmişti, zevkten çıldırmak üzereydim, birden beni kendine çevirdi ve dudaklarıma yapıştı. O kadar rahattık ki, bir anda ışık yansa ya da biri ayağa kalkıp arkaya gelse olan olacaktı. Umurumda değildi hiçbirşey. Sonra girmek istedi, müsaade etmedim derken beni avuçladı ve birbirimizi boşalttık. Atmıkları boş kahve bardağına tükürdüm. Sonra ön tarafa gitti. Heyecandan hala kalbim hızlı atıyordu... bakarım heveslenirim öylece kalır zannederken şu yaşananlara bak... Sharm’a yaklaştık, otobüslerin ışıkları açıldı, tekrar yanıma geldi. Mısırda 7den 70e herkesin istediği şeyi istedi. Bahşiş... havalimanında tuvalete girersin hemen biri peçete uzatır, bahşiş ister, adres sorarsın bahşiş isterler ve bunu da gördük sex yaparsın bahşiş isterler...
        Sharm’da son günümdü, resmen yorucu bir tatil olmuştu, özellikle otobüste yaşadıklarım aklımdan çıkmıyordu, sürekli aynı şeyleri düşünüp sertleşiyordum, bazılarındaysa tekrar boşalıyordum.. gündüz aşırı sıcaktan fazla kimse dışarda olmuyordu,üstelik ramazandı.. ben de havuzda ve denizde vakit geçiriyordum tabi güneşlenme, yüzme, kitap okuma bir yere kadar... yeni heyecanlar varken hiç uslu durasım yoktu. Otelin garsonu havuz başında birilerine servis yaparken yeni avım olacaktı, hemen ağımı attım. Sırtıma krem sürmesini istedim, gidip izin almam gerekir dedi, çok bozuldum ve vazgeçtim.. 
        Akşam olunca dışarı çıktım, akşamları panayır gibiydi, 80lerdeki filmlere benzeyen bir atmosfer vardı. Dansözler,zenneler, yılan oynatıcılar, yüksek sesli müzikler,mekanlara davet eden genç erkekler... evet bir tanesi bir şeye ihtiyacın var mı dedi... ne gibi dedim, kadın gibi dedi. Alaycı bir gülüş atıp kadınlarla ilgilenmiyorum dedim. Erkek var o zaman dedi piç bir yüz ifadesi takınarak. Aslında çok da tipim değildi, ama bu şekilde birileriyle tanışmak, yeni heyecanlar yaşamak çok etkileyiciydi, işten çıkmama bir iki saat var beklersen takılabiliriz dedi, çok da içime sinmese de fena olmazdı. Otelimin yerini söyledim, girişi çıkışı serbestti. Onu otele almam kimsenin dikkatini çekmezdi, ama o otele gelemeyeceğini başka bir otele rezervasyon yaptırmamı söyledi, onu da yapacak değildim, neyse o zaman hoşçakal derken; o halde 10 dolar verir misin dedi,hayır tabiki dediğimdeyse 1 dolar istedi. Onu da vermedim. Artık Mısırlıları daha iyi tanıyordum. Sex kadar paraya da düşkünlerdi... ama ben Mısırlılara tatil paramdan verecek kadar aptal değildim. Bu saatten sonra başka bir şey yaşayacak değildim artık,Otele doğru giderken  açık bir eczane görünce girip bir kaç vitamin alayım dedim. Mısır gerçekten çok ucuz bir ülkeydi, tabi sadece etiketi olan ürünler için geçerli bu durum, herşeyin yerli ve yabancı fiyatı ayrı. 10 dolara havaalanından otele gittiğimde çok ucuza gittiğimi düşünüp sevinmiş, sonrasındaysa bu yolun sadece 2 dolar tuttuğunu görünce şaşırmıştım. Bir kaç tane fiyat etiketi olan vitamin, tüy dökücü krem, diş fırçası,misvak aldım. Eczanede çalışan adamsa aldıklarımdan çok nereli olduğumla, naptığımla ilgileniyordu, evli misin diye sordu, yine ok yaydan çıktı, hayır gayim ben dedim. Beni beğendin mi dedi; aslında çok da beğenmemiştim ama neden olmasındı. Dolapların arkasında bir yere geçince direk dudaklarıma yapıştı. En heterosexüeli bile nasıl bu kadar ateşli sevişebiliyordu? Tüm bu adamlar gay olamazdı. Yasaklar bu kadar mı cazipleştiriyordu eşcinselliği? Birbirimizi gevşettikten sonra lavaboyu kullanıp çıktık, üzerine güzel bir indirim yaptı ve 3 tablet cialis (bitkisel viagara) hediye etti. Artık bu sondu. Gece uçuşum için otele gidip hazırlandım. Havaalanına gittiğimde tekrardan Mısır’a geleceğimi biliyordum...
        Mısırlı erkekler çok yakışıklı. Yüzleri , gözleri çok güzel, kalemle çizilmiş gibiler, vücutları yapılı,göğüsleri kıllı, taş gibiler... ama gelgelelim gayler ya da herkes çok aç gözlü, ne kadar tipi de olsanız sürekli talepkar haldeler, içki, para,gözlük,saat ne görseler istiyorlar, sadece yabancı gaylere karşı rahatlar. Birbirlerine karşı çok güvensizler, polisten çok korkuyorlar, Mısır polisinde sınırsız yetki var, yolda birini çevirip telefonunu alma ve kurcalama hakkına sahip, kırbaç, dayak, hapis gibi cezalar var. Elbette Mısırda hiç gay mekan yok, gaylerin çokca takıldığı ve rahat ettiği yerler var heryerde olduğu gibi. Benim cesaretim şansımı olumlu etkiledi ki başıma hiç bir şey gelmedi. Başkasının korkacağı olayları adrenalin ve zevke çevirmedeki ustalığımdan dolayı sıradışı günler yaşadım. Mısır için ilkbahardan sonbahara kadar her mevsim uygun, hava hep sıcak, yaz aylarında kavurucu sıcak, istanbuldan özellikle gece saatlerinde direk uçuşlar var ve uygun fiyatlı uçuşlar bulunabilir, konaklama ve yeme içme gayet ucuz. Fakat kesinlikle apart bir evde konaklamalı. Yalnız yaşayan çok az kişi var ve 5 yıldızlı oteller dahil hiç bir otel Mısır yasaları gereği misafir kabul etmiyor. Mısır polisi ile başım derde girerse sadece susmam önerildiğiyle de ilgili uyarıldım. 
Nil Nehri


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KATAR'DA GAY OLMAK- DOHA GAY LIFE

ALMANYA'DA GAY OLMAK- BERLIN GAY LIFE