AMSTERDAMDA GAY HAYATI VE GAY OLMAK

            AMSTERDAMDA GAY HAYATI VE GAY OLMAK

        Eşcinselsen aslında her zaman hemcinslerinden bir kaç adım öndesin. özellikle 30larına girmiş olan erkekler, evlilik, düğün,çocuk, ev,araba ,banka, kredi, borç şeklinde uğraşı verip beli bükülüp yaşlanmaya çökmeye başlarken, sen aksine dışa dönük, sosyal ,kendini aşıp çevreye bile faydası olmaya başlayan bir birey oluveriyorsun. Tabi bu söylediğim ailesinden ayrı, ayakları üzerinde durabilen, kendi yağı ile kavrulabilen hemcinslerim için geçerli.. Ben de herşeyden fazlasıyla deneyimlemiş biri olarak artık sıkılmaya başlamıştım. Kızkardeşi evlenip İngiltere'ye yerleşen arkadaşım Ufuk da bir kaç kez gitmişti. Hayran hayran anlatıyor ve beni de gitmem için teşvik ediyordu. Bir gün apansız beni aradı. Tur ayarladım beraber Hollanda'ya gidelim dedi. 2 ay sonrasından bahsediyordu. Ben de tamam dedim ve pasaport aldım,vize aldık derken heyecanlı süreçle 2 ay hemen geçti.
            Uçacağımız gün erkenden kalkıp havalanına geldik. Mart ayının son haftası Amsterdam ‘a indik.Amsterdama turla gelmistik,önce otelimize gectik. Gecerken hemen yolda tüm aplikasyonlarımızı açtıkHornet,Grindr ve Growlr.. Bir seyler yedikten sonra sehri kesfetmeye basladık. Kendimi o kadar kezban hissediyordum ki sanki hayatı boyunca ilk kez şehir görmüş bir köy delikanlısı(lubunyası)gibi hissediyordum derken bir şeyler atıştırıp bir Starbucks görüp girdik..Masalardan bardakları toplayan çocuk o kadar yakışıklıydı ki, yanıma gelince nasılsın dedi ve öyle afalladım ki, dilim kilitlendi cevap veremedim. Bu kadar yakışıklı bir çocuk neden Starbucksta kirli bardakları toplasın. Ülkemizde olsa model olur,star olur. Amsterdam beni büyülemişti. Yurtdışına ilk çıkacaklar için önerim kesinlikle Amsterdam değildir,çıta çok yükselecek ve bir daha eşi benzeri bulunamayacak.. Yolda herkes gülümsüyor, herkes birbirine selam veriyor, hiçkimse hiçkimseye garip bakmıyor. İstanbulda yaşayıp da metrobüse binen biriyseniz zaten İstanbul’daki insan tipi ve davranışı hakkında yeterince fikre sahipsinizdir. 
          Google da ilk sırada olan mekanı ziyaret etmeye geldi vakit... Gay Sauna NZ ( mekan için isim bulamadıklarından kesiştiği iki sokağın baş harflerini kullanmışlar Nieuve -Zidjs). Daha önce Cihangir Saunaya ve Firuzağa hamamına ( istanbul gay sauna-hamamlar) gitmiş biri olarak temizlik kokusu sakinlik ve güleryüz karşısında dumur olmuş durumdaydım. Loş ve renkli ışıklar, havlusuz pestemalsiz gezen erkekler arasinda şaşkın bir şekilde soyunma odalarına geçtik. Konsepti her gün farklı olan NZ saunada annelerimizin kullandığı el bezi büyüklüğünde birer havlu verdiler. İster önünüzü ister arkanızını kapatın dediler... Salı günleri bele havlu sarmak yasakmış. Önümüzü kapattığımızı söylememe gerek yok sanırım.. Saunayı keşfetmeye başladık.. büyük bir sıcak su havuzu, ülkemizdeki saunaların 4 5 misli büyüklüğünde bir sauna, geniş koridor bir buhar odası, barı, dinlenme şezlongları, darkroomları, kabinleri,Fetish odaları... Şaşkınlığımız azalacağı yerde sürekli artıyordu...birbirimizden ayrıldık. Arkadaşlarımın yanında rahat edemiyorum seksüel olarak. Kendimizi geç keşfettik tabi avrupalılar gibi olamıyoruz. Genel alanda bir genç gördüm orta doğulu, sakallı,ince yapılı,ince uzun aleti kalkmıştı, hemen gözgöze geldik.. avrupanın göbeğine gelip yine bir araptan hoşlanmama şaşırmamak lazım.. türk arap kürt... daha maskülen daha çekici benim için her zaman. Odalardan birine geçip sevişmeye başlayınca birden isteksizleşti. Ben de aman alternatif çok ne olsa diye bırakıp çıktım. Girdiğimiz kabin dereceli ışığı olan, yerde şiltesi olan, saunanın her yeri gibi tertemiz,duvarda kondom ve kayganlaştırıcı kumbarası olan( ücretsiz),peçeteleri olan huzurlu bir alandı. Bazılarında dev ekran var ve porno filmler açıktı. Kocaman kocaman adamlar ekranın karşısında mastürbasyon yapıyordu. Yaş ortalaması 40larda ve genel olarak her renkten her ırktan yaştan insan vardı ve hiçkimse kaba değildi, herkes gülümsüyordu. Saunaya girdim, orda bir başkasıyla sevişip insanları izledim.. ( sex yapanları izlemeyi hep sevmişimdir) saunadan çıkıp jakuziye gittim ve arkadaşım ufuk ordaydı. Ufuğun sevgilisi vardı ve uzun senelerdir beraber yaşıyorlardı birbirlerine güvenleri tamdı. Ufuğu jakuzide bir adamla öpüşürken gördüm, sonrasında bunu inkar edeceğinden eminim, İstanbulda da gay barlarda defalarca sarhoş olup, birileriyle öpüşüp sevişip ertesi sabah asla kimseyle öpüşmedim diyip, hatta öpüştüysem bile bana sahip çıkmadın, sen iyi bir arkadaş değilsin diyip üstüme geldiği için takılmadım, görmezden gelip darkroomlara gittim. Darkroomların ışığı loştu fakat insanların yüzünü seçebiliyordum. Yüzünü beğenmediğim birine hala dokunamıyorum. Glory holeler vardı. Aletimi glory hole yerleştirdim ve diğer taraftan biri gelip ağzına aldı. Sertleşemedim. Ten teması gerekli benim için sanırım.. ( glory hole = paravanda küçük yuvarlak bir delik ve o deliğe bir kişinin aletini, diğer kişinin ağzını yanaştırmak suretiyle cinsel yaklaşmanın olduğu delik) Darkroomlardan birinde deri bir salıncak vardı ve 20li yaşlarda beyaz yüzlü parlak bir genç salıncaktaydı. Elleri yukardan kelepçeli,ayakları da aşağıdan kemerlenmişti. 40yaşlarında bir zenci o genci düzüyordu. İçeri girdiğimde zenci benim aletimi ellemeye başladı ve öpüşmeye başladık. Zenciyle yer değiştik. Ben çocuğu düzecektim ama aletim kalkmadı. Sebebinin aşırı heyecan olduğunu düşünerek yanılmışım çünkü akşam biz de Amsterdam a her gelenin yaptığı gibi Magic muschroom ( sihirli mantar)yemiştik ve 6 saat aralıksız gülüp halüsinasyonlar görmüştük. Bir kaç gün ereksiyon olamamaksa yan etkisiymiş meğerse. Bu utançla bu darkroomda duramazdım, çıktım ve zenci peşimden geldi. Kiloluydu, beardi, tipim değildi ama aşırı ilgi görmemiş olmak, birinin benimle ilgilendiğinde ondan kaçmamayı gerektiriyor sanırım, Kolombiyalıymış ve benle evlenmek istediğini söyledi. Kendimi köyden ilk kez kente gelen bakire kızlar gibi hissediyordum ,derken 3 4 saat geçti ve artık çıkıp şehri gezmek lazımdı. Ufuk hala jakuzideydi. Yanındaki adam değişmiş, hatta sayısı artmıştı. Çıktı duşlarımızı alıp çıktık. Girerken ödediğimiz 20 euro üZerine içecekler için 1-3 euro, extra havlu için 2 euro ödedik. Ertesi gün tekrar gelmek üzere saunadan ayrıldık.

            Amsterdam büyüleyici bir şehir ama zannettiğimiz gibi gaylerin elele kolkola olduğu, yollarda öpüştüğü bir şehir değilmiş, bir de gay cafe deneyelim diyip getto cafeye gittik. 2005lerin sugar cafesinden ya da morkedisinden çok da bir farkı yoktu. Cinsel kimliğini belli edenler çoğunluktaydı. Rengarenk giyinmiş, ilgi kahkahaları atan gayleri sadece İstanbulda zannederdim ama sanırım heryerdeler..birer içki içip kalktık. 4-7 euro arası soft içecekler.. Bu deneyimin yeterli olacağını düşünüp başka bir gay cafeye daha gitmedik. Amsterdam kesinlikle sex şehri. Herşey sex üzerine, hediyelik eşyalar, penis tuzluklar,penis anahtarlıklar, vagina yastıklar, onlarca sex shoplar,camekanlı genelevler,canlı sex evleri,striptiz salonları, hepsini deneyimledik. Programlardan genelde 40 yaş üzeri mesaj atıyordu. Amsterdamda da onlar sürekli arayan, sürekli yazan kesimdi. Yollarda özgürce dolaştık, yüksek sesle kahkahalar attık ve yolumuz yine NZ saunaya döndü. Bu kez daha özgüvenli girdik. 4 5 kişi dünkülerle aynıydı. Demek ki Türkiyedeki gibi burada da müdavimler vardı. Bu kez darkrooma girdiğimde bir uzakdoğulu çekiştirmeye başladı, elimle hafifce ittirdim, israrci davrandi ve bir yerde uzanirken buldu beni,masaj yapmaya basladi, karsi koymadim... ayak parmaklarimdan enseme kadar heryerime masaj yapti. Cinsel bir zevk almadim fakat masaj inanilmaz iyi gelmisti,iyice gevsedim.. sonra kendimi buhar odasinda birine oral yaparken buldum ve daha sonra orta yaslarda hafif topluca bir adamla bakistik, tercihimi sordu, dedikodu olacak durum yoktu, Aktif rolu oynamaya hic niyetim yoktu, kabine girdik kapiyi kitledik, salam gibi buyuk ve kalin bir aleti vardi. Hemen agzima aldim, kazik gibiydi. Yine elim durmadi ve işaret parmağımı usulca deliğine soktum. Hayır dur yapma demesini beklerken,bacaklarını ayırdı, orta parmağım işaret parmağıma eşlik etti derken parmaklarım 3lü ve 4lü oldu ve biraz ıkındı, duvardaki dezenfektanı gösterdi, ne demeye çalıştığını anlamıyordum, meğer o dezenfektan sandığım şey fisting jeliymiş. Ondan sürdüm elime ve bileğime kadar girdim, garip bir şekilde zevk almaya başlamıştım. İşaret parmağımın ucunda bir damar atıyordu ve elim alev alevdi, çıkardığımda elim kirlenmişti,çok özür diledi bu durum İçin ve ben koşarak lavaboya gittim ellerimi yıkadım.. salıncaktan bir inleme sesi geliyordu , hemen oraya gittim ve izlemeye basladim,biri onumde diz çöktü ve bana oral yapmaya başladı. Karşı koymadım... boşaldım.. bir şeyler içmeye giderken Ufuk yine jakuzideki köşesinde keyifteydi. Çıkıp bir şeyler atıştırıp otele döndük, 

            GROWLr dan bir mesaj aldım, hoş birine benziyordu, otelin konumunu attım . 2 kişilik spor bir mersedesle beni almaya geldi, bana önce şehri gezdirdi, sonra ofisine götürdü,onlarca gereksiz bilgi dinleyip saçma bir kahve içtikten sonra beni otele bırakırken eli sürekli aletimdeydi, bu da aktifti. İstanbuldaki sorun sanırım evrenselmiş. Otelin önünde indim ve yatıp uyuduk. Ertesi gün tekrar saunaya ve gecesinde bara gidecektik...
            Ertesi sabah kahvaltidan sonra grindr uygulamasindan yaZıştığım arap çocuğu otele çağırdım. O da herkes gibi fotoğraflarından daha feminendi, saçlı,sakallı spor giyimli düzgün bir çocuktu. Ufuk lobiye inmişti,çocuğun geldiğini görünce hemen mesaj atmıştı, seninki parmak uçlarında yürüyerek geliyor diye... sultan suriyeliymiş, istanbulda bulunmuş, klüplere gitmiş falan derken aman aman zevkli olmasa da bir şeyler yaşadık, gittikten sonra ufukla yine şehirde kaybolarak gezmeye başladık , hayatımın eksik kalan yanı; yurtdışında gezmekmiş meğer, çok iyi geliyordu. 
            Wandelpark gaylerin buluşma noktalarından biriymiş, gündüz gittiğimiz için pek bir şeye denk gelemedik, akşam içinse daha önemli planlarımız vardı. Saunaya gittik tekrar, artık daha rahat hareket edebiliyorduk, bu kez buhar odasında sevişen iki kişiye katılıp üçüncü oldum. Glory holde dakikalarca bekledim. Tahtında oturur gibi , jakuzi köşesinde kaynar suda keyif yapan Ufukla makara yaptık. Bu kadar sarışın, mavi gözlü, açık tenli olup, sakalsız , kılsız, maskülenlikten uzak olan Hollandalıların bu kadar büyük erkekliği olması bizi çok şaşırmıştı. Türkiye standartlarında elvan similyası ( orta boy penis) olan kişiler olarak Avrupa için kürdan similyalıydık( küçük boy penis). Bize göre erkek dediğin kara kaşlı, kara gözlü, vücudu ,göğsü kıllı olurdu. Avrupalılara göre de öylediydi ki Türkleri pek bi el üstünde tutuyorlardı. Ama yine de o hacıbaba dediğimiz yaştaki adamlar sırayla birbirlerini düzüyorlardı. Çok rahat adamlardı bu Hollandalılar... son sauna keyfimiz de bitmiş, çıkıp yemeğimizi yemiştik. Otele gidip, biraz dinlenip, alkolümüzü otelde içip, sağlam kafa bara çıkmaya karar verdik . Birer şişe şarabı hızlıca içip atladık tramvaya. Karşımıza bir çift oturdu. Hem Amsterdam da olmak hem sarhoş olmak biraraya gelince dünyanın en rahat insanı oluverdim. Karşıdaki çift için ‘’ offff taş gibi çocuğa bak, bi de yanındaki paçoz karıya bak ‘’dedim Ufukla güldük.. sonra tekrar; bize denk gelmez ki şöyle taş adamlar dedik. Bu kez adam gülümsedi. Abi türküm ben.. binerken offf sağlam adam dediğimiz vatman da önden muhabbete atladı, abi ben de türküm... utanacağımız yerde daha bir eğlendik... gülmemiz üzerine 5 kişilik bir kız grubu gelip yanımıza oturdu. Onlarla da gülüp eğlenip şakalaştık ve farklı barlara gitmek üzere ayrıldık.
              Listeye iki bar eklemiştik. Önce Dirty Dicks bara gittik. Giriş 10 euro ve bir içki dahildi. Orta ve olgun yaşta adamların olduğu, hafif müzik olan bir bardı, aslında daha çok pub gibiydi. Merdivenler vardı. İçkimizi bitirince üst kata çıktık, içkileri hızlı içtiğimiz için enikonu sarhoştuk. Trabzanlardan tutarak çıktığımı hatırlıyorum düşmemek için... Çıkınca sol tarafta dev bir ekran vardı , 3 boyutlu gibiydi, deri kıyafetler, aksesuarlar takmış adamlar uzanıyordu... elimi uzattım adama değdim, birden bağırdım Ufuk kız bunlar canlı diye. Ufuk ve başka bir adam bana eliyle sus işareti yaptı... o ekran gibi gördüğüm alana ilerledim.. demir parmaklıklarla çevrili bir kümes gibiydi. Bu adamlar bunca sene ne yaşamışlardı da bu hallere düşmüşlerdi tatmin olmak için, çok yorgundum, ağırdım, kafam karışıktı. Uzandım yere. Deri elbiseli başkalarının ayağını yalayan bir adam dizime yattı. Neden buradasın dedim. Belçikada yaşıyorum, gizliyim, haftasonlarında buraya geliyorum dedi.. başını sevdim. Ufuk beni kolumdan tutup kaldırdı. Başka alanlarda lavaj odası( anal temizlik) , küvet odası ( pissing shower- küvette birinin üzerine işeme) ve deri salıncak, glory hole ve zindan gibi bir alan vardı. Darmadağın psikolojimle bardan çıktık. Eğlenirken birden dağılmıştım, çıkınca temiz hava iyi geldi. Yüksek sesle gülmeye etrafa laf atmaya başladık. Herkes çok eğleniyordu. Amsterdamda bir erkek gay olmasa bile gayler tarafından beğenildiğinde onore oluyordu. Gece otobüsünü bulana kadar anamız ağladı. Otelimiz red light streete 9 kmydi ve taksi 35 euro tutuyordu. Zar zor gece otobüsüne binmişiz ve biner binmez uyumuşum, kendimizi otele atar atmaz bayıldık yorgunluktan. Ertesi sabah hasta uyandım, kusuyordum.. 2de uçuş vardı ve Ufuk Almanya’ya ablasına gidecekti. Tek başıma havaalanına gittim... zar zor uçağa binip İstanbul’a indiğimde ne kadar kısa sürede ne kadar çok yaşadığıma şaşırıp, olanları sindirmeye çalıştım. Amsterdam’da gay olmak çok güzel, aslında Amsterdam’da insan olmak çok güzel.. insanlar ne kadar şanslı.. gitmek isteyenler için Pegasus ve Atlasjetin ucuz uçuşları oluyor, 6 7 hatta 9 ay öncesinden yurtiçi bilet alır gibi fiyatlara Amsterdam’a bilet alabilirsiniz. Airbnb’de yerli birilerinin evinde,booking comdan bulduğunuz bir hostelde ya da orta sınıf bir otelde konaklayabilirsiniz.. Mekan girişleri Euro artmasıyla çok arttı ama hala imkansız değil, ortalama bir öğün 10 euro ama süpermarketlerden daha düşük bütçeli öğünler hazırlayabilirsiniz.. uçuşlarınızı puana çevirip bir sonraki uçuşlarda uçuş puanı kullanarak daha ucuz uçuşlar alabilirsiniz. Dil mi bilmiyorsunuz? Hiç sorun değil. Amsterdam’da herkes çok iyi ingilizce biliyor ve birine adres sorduğunuzda bile hemen cebinden bir bloknot çıkarıp, yazarak detaylı açıklıyor... Amsterdam’a sadece bir kez gittim ve çıtayı çok yükseltti, en kısa zamanda tekrar gitmek istiyorum ve şiddetle tavsiye ediyorum....


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KATAR'DA GAY OLMAK- DOHA GAY LIFE

ALMANYA'DA GAY OLMAK- BERLIN GAY LIFE