HİNDİSTAN'DA GAY HAYATI- AGRA MUMBAİ GAY LIFE

HİNDİSTAN'DA GAY HAYATI- AGRA MUMBAİ GAY LIFE

     İlk kez bir planöre( küçük uçak)binmiştim, hem çok sarsıyor, hem gökyüzünde olduğunu fazlaca hissettiriyordu, Kuzey Hindistan’da Himalayaların üzerinden geçiyorduk, İç Anadolu’da küçük bir ilkokulda öğrenciyken öğrenmiştim Alpler ve Himalayalar dünyanın en yüksek tepesiydi diye, nerden bilebilirdim ki buraları görmenin mümkün olacağını. Zaman neleri değiştiriyor...
        Başka kültürler ve başka alışkanlıklar beni hep cezbetmiştir, uçakta ayırt etmeksizin herkese vejeteryan sandviç verildi, yanında chai çayı.. ve tekrar Yeni Delhi’ye indik, bu kez kendimi çok daha ait hissettiğim bir şehire gelmiş gibiydim, bir iç hat uçuşu olduğu için kolayca havaalanından çıktım ve metroya bindim. Paharganj’a gidip hostelden çantamı aldım ve Agra’ya gitmek üzere tren istasyonuna gittim, Hindistan’da en kalabalık yer metro ve tren istasyonları, duraklar ve istasyonlar devasa büyüklükteydi. Merkez tren istasyonu en büyüğüydü;onlarca peron var ve hangi trenin nereye geleceğini belli değil, bir tren geldiğinde herkes peronlar arasında koşuşturuyordu, Sadece first class yolcular bilet alırken diğerleri bilet almıyormuş, ben almış bulundum ekonomi sınıfı bir bileti 1 dolar gibi bir rakama ,saat gelip geçti , bir sürü tren geliyor ve hiçbirisi Agra’dan geçmiyordu, acıkmıştım, başım ağrıyordu, tuvalete gitmem gerekti, kocaman çantamla peronlar arasında gidip gelmekten helak olmuştum, en son üniversite öğrencisi bir çocuğa sadece eşyalarım olan çantamı emanet edip işemeye gittim, işemeye gittim dediysem de tuvalete sanmayın, boş bir alanda sidik kokulu bir duvar dibine işedim, artık sidik kokusuna da alışmıştım. Tren 4 saat gecikmeli geldi, insanlar istiflenmişti, bir büyük bir küçük çantamla oturacak bir yer ararken bir adam yanını gösterdi, çok yorgundum ve oturdum, 6 kişilik kompartmanda 11 kişi gidiyorduk, ayak kokusu, yemek kokusu, kağıt oynayanlar, telefonla konuşanlar, birbiriyle tartışanlar, tren işportacıları derken inanılmaz bir gürültü vardı, ona rağmen uyumuşum...

       176 kilometre yolu 5 saatte gittik, Agra böyle değildi eminim, sonuçta Taç Mahal olan küçük bir şehirdi Agra, kalabalık ve pis değildir derken, indiğimde tren garı hayatımda gördüğüm en kalabalık yerdi sanırım, ilerlemek imkansızdı, tren garından dışarı çıkmak dakikalarımı aldı, hiç araştırma yapmamıştım ve hostel rezervasyonumu sadece bir saat önce yapmıştım, uygulama üzerinden bir taksi çağırdım, gelmesi ve birbirimizi bulmamız ortalama bir saat sürdü, sakin ve küçük bir şehir beklerken, küçük ama kaotik bir şehir buldum, herkes biryerlere koşturuyordu, trafik tam bir keşmekeşti, yolun ortasında inekler,maymunlar geziyor ve korna sesleri hiç kesilmiyordu. Zar zor hostelimi buldum, tertemiz 4 kişilik bir odaydı, gecelik sadece 1,5 dolardı, ve odada bir Çinli kız vardı sadece, ilerde nerden bilebilirdim ki başka bir Çinli hayatımı değiştirecek, duş almak için girdiğimde sıcak su yoktu, meğer ısıtıp veriyorlarmış, bir kova sıcak su verdiler ve kovadan tasla su dökerek yıkandım, çocukluğumda banyoya önceden girer, yanan banyo kazanı ateşiyle oynardım, sıcacık banyoda buhar içinde çok huzurlu olurdum, en son o zamanlar dökme suyla yıkanmıştım, özlemişim arınmayı... erkenden yatıp uyudum...

     Sadece 1 gece kalacağım Agra’da ertesi sabah Cuma günleri Taç Mahalin kapalı olduğunu öğrendim, o halde tüm gün Agra’yi gezecektim, Bir yerde kahvalti ettim ve sokaklarda, çarşılarda, pazarlarda gezmeye başladım, çok daha fakirdi halk, herkes dileniyordu, insanlar ev denilemeyecek gibi barakalarda,brandalar altında , sokaklarda yaşıyordu, sokaklar kimsesiz çocuklarla doluydu,yolun ortasında saç kesiyorlar,masaj yapıyorlar,hatta diş çekiyorlardı.Agra kalesini gezdim , genç yaşlı herkes fotoğraf çektirmek istiyordu, herkes el sıkışmak, muhabbet etmek istiyordu,muhabbet edersen bir çoğu para istiyordu, özellikle adres sorduğun zaman kesinlikle para vermeliydin...kaleden çıkınca  Yamuna nehri boyunca yürüdüm, ilerden duman geliyordu, otları yakmış olabileceklerini düşündüm, patika bir yol ve yol boyunca tapınaklar, mumlar, dua eden insanlar görüyordum, yaklaştıkça buranın bir cenaze töreni alanı olduğunu gördüm, Hinduların cesetlerini yaktıklarını biliyordum fakat bu kadar uluorta olacağını hiç düşünmemiştim, cesedi yere koyup , üzerine büyük kütükler ve onun da üzerine sazlar çalılar koyup ateşe veriyolardı, burdan gidesim gelmedi ve onlarca ceset gözümün önünde yakıldı, bir saat içinde sadece kül kalıyor  ve kalan küller Yamuna nehrine serpiliyordu... ben çok soğukkanlı biriyim,aslında ben hiç soğukkanlı biri değilim, hostele döndüğümde hostel sahibi genç terasta küçük bir parti olduğunu söyledi ve oraya davet etti, iki tane bira içtim, meğer partideki amaç dışardan aldığı biraları 4 misli fiyata satmakmış, o arada ertesi gün Tekrar Yeni Delhi’ye gideceğimi ve tren garına gitmeme gerek olmadığını online bilet alabileceğini söyledi, tabi ona da iki misli fiyat ödedim, sonrasında kafam hafiften güzel olmaya başlayınca ağlamaya başladım, cesetlerin yakılması çok sarsmıştı beni, dakikalarca ağladım ve sonra sokağa çıkıp yürümeye başladım, çok yalnız hissediyordum. Uygulamadan gelen mesajda bir Hindistanlı görüşmek istiyordu, tipim değildi, ücretli görüşüyorum dedim tamam dedi ve butik bir otel konumu attı, tüm gün gördüğüm o fakirlik o yokluk bu şehirdeyse, bu otel bu konfor neyin nesiydi, girdim, ışıkları hiç açmadı, yanına uzanmamı ve ona sarılmamı istedi, diğerleri gibi pis değildi, ama teni baharat kokuyordu, bir iki saat sarıldık, bedenini göstermeye utanıyordu, sonra hatrı sayılır bir rakam alıp yatmaya gittim, 

        Ertesi sabah bir dakikada en az 50 cümle kurabilen ve aralıksız konuşabilen Çinli oda arkadaşımla Taç Mahal’e gittik. En azından fotoğraflarımı çekebilecek biri olduğu için kendimi şanslı hissediyordum, Taç mahalde her milletten insan vardı, çok huzurlu bir ziyaretti, ve Çinli Arkadaşım çok güzel fotoğraflarımı çekti. Sonra beraber yemeğe gittik, 

       Agra dokusu çok farklı bir şehir, onlarca şehir gezmiş biri olarak Agra’yı hiç bir yere benzetemiyorum. Koloni halinde gezen maymunlar benim için en ilginç olanıydı sanırım, Hostelden ayrılıp tren istasyonuna gittiğimde bu kez çok fazla beklemedim,evli bir çift yanımda oturuyordu, kadın selam verip benden 100 rupi istedi, veremeyeceğimi söyledim, sonra vermediğim için kendimi suçlu hissettim, karı koca bir çift 5 rupisi bile olmadan yola çıkıyordu ,ne kadar ilginçti, ne kadar zordu, para bu kadar herşeyken yol boyu ne yapacaklardı, sonra içime battı ve para verdim, sağ elinin parmaklarını dudağında birleştirip öptü ve kalbime doğru elini uzattı, kutsuyormuş gibi bir hareket yaptı, garip şekilde huzur doldum, sonra kalkıp eşine ve kendine masala çayı aldı, ben de baharatlı fıstık paketlerimden birini onlara verdim.Trenle Yeni Delhi’ye giderken Mumbai ya da Jaipur’a gitmek istiyordum. Ganj nehrinin olduğu Varanasi trenle 24 saat sürdüğü için vazgeçmek zorunda kaldım, Yeni Delhi’den uçakla ya da otobüsle Mumbai’ye geçecektim derken Mumbai’den biri yazdı, daha önce de yazmıştı, kız arkadaşıyla beraber grup sex yapmak istiyordu, tam zamanıydı biletimi aldırmamın, hemen ilk uçağa biletimi aldı ve trenden iner inmez havaalanına geçtim, indiğinde seni şöför karşılayacak dedi ve numarasını verdi, bir de fotoğrafını gönderdi, düzgün, evini geçindirme amacı taşıyan bir hali olduğu çok belliydi fotoğraftan adamcağızın,iki saatlik bir uçuş sonrası indiğimde tropik bir iklime geldiğimi anladım, üzerimdeki deri mont adeta üstüme yapıştı, çıktığımda şöför beni bekliyordu, fotoğrafına bakarak edindiğim izlenimde hiç yanılmamışım,lüx bir arabaya bindik ve ilerlemeye başladık, Yeni Delhi kadar döküntü değildi, dev binalar, gökdelenler, lüx arabalar ve hayatlar vardı, gece saat 1de bir otomobilin camından bile belli oluyordu herşey... butik ve büyük bir otelin suit odasında rezervasyonum yapılmıştı, hemen hazırlamaya başladım,duş aldım, bu seferki görevim daha zordu, bir kadınla beraber olacaktım, ve o yakışıklı adam ( profil fotoğrafı öyleydi)bizi izleyecekti, umarım bize katılırdı, ben onları odaya beklerken (adını bilmiyorum adı Amir olsun ) Amir mesaj attı, hazırsan şöför seni alacak...meğer bu oteli sadece hazırlanmam için ayarlamış, şöför geldi ve beni aldı, bu kez gittiğim otel Hindistan’ın en pahalı ve lüx oteliymiş, inanılmazdı, insan profili tamamen değişmişti, girdiğimde bir balo varmışcasına giyinmiş insanlar otelden çıkıyor ya da giriyor, yöresel ve tertemiz giyinmiş garsonlar ellerinde tepsilerle koşuşturuyordu, otelin kırk küsürüncü katındaki odanın kapısına kadar getirdi beni şöför ve çıktı, çok heyecanlıydım odaya girdiğimde. Amir 40larının başında yanık tenli,baharat kokulu olmayan klas ve yakışıklı bir adamdı, üzerinde takım elbisesi vardı,beklediğimden çok daha iyiydi, ama şanssızdım Amirle değil kız arkadaşı Sara’yla sex yapacaktım. Kız arkadaşı uzun boylu bir İran güzeliydi, esmerdi, kusursuzdu, hikaye çok tanıdık aslında Amir evli ve çocuklu, işyerindeki genç hanımla aşk yaşamaya başlıyor, Sara da bu zengin adama karşı koymuyor,Aralarında iyi cinsellik olmayan bir ilişkileri var, alkol gülme eğlenme sohbet ile başladı, Sara çok egolu ve küstahtı, bense sürekli onu bozuyordum, güzel kızlar sürekli pohpohlandıkları için, tersi durumda alttan alıyorlar, Bu ukala ve kibirli tavrım Amir’in çok hoşuna gidiyordu ve gözgöze geldiğimiz her an kız arkadaşı görmeyecek şekilde başparmak gösteriyordu. Bense çok heyecanlıydım aslında, elimi ayağımı nereye koyacağımı bilemiyordum, alkolün etkisiyle daha rahat hissetmeye başladık hepimiz de, odada dans ederken, Amir hadi artık onu öp diye işaret ediyordu, işin zorlu kısmı şimdi başlamıştı, ateşli bir şekilde öpüşmeye başladık, kızlar göğüslerinin sıkılmasından hoşlanır mıydı acaba, yoksa kalçalarını mı sıkmalıydım,sarılmalı mıydım, ellerim hiç bu kadar fazla gelmemişti, nereye koyacağımı bilemiyordum, Amir bir yandan onaylıyor bir yandan da zevk alıyordu, gözlerinde bir ara kıskançlık hissettim, Sara ile yatağa uzandık, tshirtümü sıyırıp çıkardım, Amir ise koltukta bacaklarını açmış oturuyor ve çok hızlı şekilde içkisini içiyordu, yavaşça pantolonumun düğmelerini çözen Sara erkekliğime gömüldü, Amir bizi izlerken şahlanmıştı adeta, Hintçe konuşuyordu ama ne söylediğini anlamak zor değildi, sonra eğilip yanımda getirdiğim makyaj çantasına benzeyen çantamdan kondom ve kayganlaştırıcı çıkardım, sırt üstü uzanmıştım ve kucağımdaki Sara’yı belinden kavramıştım, ritmik hareketlerle kucağımda zıplıyordu, alkolün etkisiyle mi bilmiyorum ben de zevk alıyordum, aslında evliliği çözüm olarak görüp evlenen gaylerin evlilik hayatında özellikle cinsellikte başarılı olmasının sebebini anlamak çok zor değil, çok gezen çok insan tanıyan gay bir çeşit sex gurusu oluveriyor, kim ne isterse onu veriyor, boşaldığımda yorgun olduğumu istersem gidebileceğimi söyledi Amir, kaldığım ve eşyalarım olan otelin adını bile bilmiyordum, yarın tekrar görüşürüz, şöför aşağıda bekliyor dedi ve beni uğurladı, adamcağız arabada oturmuş beni bekliyordu, 5 kuruş almamıştım, nolacaktı şimdi, otele vardığımda uyudum ve sabah 7de Amir aradı, bana ihtiyaçları olduğunu söyledi, şöför tekrar aldı beni ve odaya girdiğimde her ikisi de çırılçıplaktı, hemen üzerimi soyunup onlara katıldım, ikisine birden dokunmak çok güzeldi, grup sex bir nevi özgüven aşısı gibi geliyor insana, kadın cinselliği çok garipti, kadınların anatomik olarak doyumsuz olması çok olağan, bir ara aynı anda ikimiz de içindeydik,  bu anları yaşadıktan sonra kadın tek bir tanesi ile nasıl yetinir, Amirin kalçalarını avuçladım, gülümsedi, ileriye gidemedim...Amir de bizle aynı yatakta olduğu için inanılmaz zevk alıyordum...derken hepimiz boşaldık, Sara hala yatakta inliyordu, Taksimde bar çıkışı yürüyemeyecek kadar sarhoş kızların sevgilisine abanarak yürümesi sonrası eve gittiğinde kurguladığım sahnedeki kadındı Sara. Ne kadar doyumsuzdu... ne kadar estetikti...

     Sabah 10 gibi tekrar kendi otelime geçerken, Amir bana kalan 5 günüm boyunca başka bir otelde daha rezervasyon yaptırıp ödemesini yapmış, istediğim zaman şöförün beni oraya bırakacağını söyledi, kahvaltıya geçtiğimde büfe toplanıyordu,çok düzgün aileler vardı, haftasonları demek ki butik otellere ailece kahvaltıya gidecek kadar standardı yüksek aileler de vardı, günlerdir gördüklerimden sonra bunun uç bir durum olmasını düşünmem gayet olağan sanırım,hızlıca bir şeyler atıştırdım ve odama geçtim, Amir tüm masraflarımı karşılamış, konaklamalarımı ödemişti,ama hala hiç para almamıştım, kendimi aptal hissetmeli miydim, gerçi Mumbai gibi bir dünya şehrinde bu kadar harcamadan mahrum kalmakta bir artı değil miydi? 
Yeni otelime yerleştim, bir önceki kadar güzel değildi, ama yine de Mumbai’nin en iyi lokasyonundaydı, şehri keşfetmeye başladım, şehrin bir yerinden bir yerine gitmek adeta işkenceydi, banliyö trenlerinde insanlar üstüste gidiyordu, tren durduğundaysa inmek çok zordu, insan hayatının burda gram değeri yoktu, en merkezi yer olan Mumbai Gate’e gittim, şehrin denizden giriş kapısıydı, turistlere karşı çok ilgili ve sevecen davranıyorlardı, Yeni Delhi ya da Agra’ya pek benzemiyor, bir metropolü andırıyordu şehir, aslında andırmıyordu öyleydi. Bazı kaynaklara göre dünyanın dördüncü bazılarına göreyse altıncı büyük şehriydi. Aralık ayında ilk kez tropik iklimdeydim , 30 derece sıcaklıkta hava aşırı nemliydi, Bu arada Amir sürekli mesaj atıyor ve Sara ile olan problemlerinden bahsediyordu, Sara benimle asla seninle öpüştüğü gibi öpüşmüyor ve sevişmiyor diyordu, bir yandan ona ilişki terapistliği yaparken bir yandan da gururum okşanıyor, özgüvenim artıyordu, muhabbeti de koparmıyordum çünkü bana borcu vardı, hala ödeme yapmamıştı, odada uzanırken şöför geldi ve Amir yüklü bir rakam yollamış, aslında günlerdir aldıklarımı da harcamamıştım, bu kadar fakir bir ülkeye gelip bu kadar para kazanmak çok şaşırtıcıydı doğrusu. O arada 4 kişiyle daha görüştüm, Mumbai de pek yabancı yoktu, bir tanesi yaşı oldukça büyük baharat kokulu olmayan bir adamdı, yine güzel bir ödeme aldım,genç uzun boylu fit bir sporcu geldi,ölümüne seviştik, yereldi ama dünyanın yarısını gezmiş gencecik yaşına rağmen, yine kısa boylu hafif toplu bir çocuk geldi, ingilizcesini anlamakta zorlanıyordum, hatta söylediklerinin sadece yüzde yirmisini anlıyordum desem abartmış olmam sanırım, ve son olarak bir öğretmenle görüştüm, çok çekingendi, inip onu otelin önünden aldım..sex yapmayı bilmiyordu, Herkes yüzüme bakıp güzel sözler söylüyordu, hayran hayran bakıyorlardı, vay be ben neymişim, İstanbul’da kimse kıymetimi bilmiyordu...
Mumbai’de hem cinselliğe doymuştum, hem de tüm Hindistan seyahatim bedavaya gelmiş olup üstüne dünya kadar para kazanmıştım, dönüş vakti gelmişti, çok yorgundum ama kendimi çok Hindistan’a ait hissetmeye başlamıştım, aslında çok sevmiştim Hinditan’ı. Yabancı olmak, populer olmak, herkes tarafından istenmek çok güzel bir şeydi, buradan Katar’ın başkenti Doha’ya gidecektim. 
Hindistan da hiç gay mekan yok, ama herhangi bir şeyi garip karşılayan biri de yok, üstsüz de gezsen, etek de giysen hiç kimse bakmaz, çok dinli toplumlar çok hoşgörülü olur tabi, Mumbai’de trafik ışıklarında dilenen transeksüeller gördüğümde inanılmaz şaşırdım, Eşcinsellik ya da transeksüellik o kadar kabul görmüş ki Hindistan’a ait Havayollarından bilet alırken, cinsiyet seçiminde transgenders var. Bu ülkede birileriyle tanışmakta herhangi bir risk görmedim , alt gelir gruplarinda olanlar biraz talepkar olabiliyor.Çok yakışıklı model çocuklar var, hepsi görüşmek istiyor ( kendi milletleri ile ücretli görüştüklerine eminim), hepsi bu ülkeden gitmek ,başka yerde yaşamak istiyor,

Çok yerimi yadırgamam, hijyen saplantım yok, hostellerde kalabilir,dakikalarca yürüyebilirim. Hindistan gezim başlarda beni zorlasa da sonlara doğru çok keyifli geçmeye başladı, bir yanım burda kalarak Katar’a uçuyorum ve günün birinde tekrar geleceğime eminim..

Yorumlar

  1. Hindistanda gay olmak vala pek bilmemde tik tok aleni hindu lubunya kaynıyor tabi ablaları olarak içim eriyore

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KATAR'DA GAY OLMAK- DOHA GAY LIFE

ALMANYA'DA GAY OLMAK- BERLIN GAY LIFE