İTALYA'DA GAY OLMAK- ROMA GAY LIFE

İTALYA'DA GAY OLMAK- ROMA GAY LIFE
             
       Hayatım mutsuzluğum üzerine kurulu, ama gayet de mutlu yaşıyorum sanki...
       Hiç bir zaman model erkeklerden hoşlanmadım, onları ulaşılır mı bulmadım gerçekten mi hoşlanmadım bilmiyorum..Ortaokul zamanlarımdan tutun da iş hayatının içinde olduğum zamanlarda bile hep hizmet sektörlerinde çalışan, alt sosyo ekonomik grubu erkeklerden hoşlandım. Sanırım hoşlandığım tipleri en güzel tabir eden tanımalama;yoldan geçen adamdır.Chat sitelerinde gay odalarının meşhur olduğu zamanlar yazıştığımız kişilerin hangi şehirlerden olduğu çok da önemli olmazdı, MSN üzerinde uzun uzun chatleşilirdi, kamera açık saatlerce konuşulurdu, Cengizle de böyle başlamıştı, Vandaydı, bir lokantası olduğunu söylemişti(olmadığına emindim)tam aradığım tipti,34 yaşında 180 boyunda esmer biraz yapılı biraz göbekli, yorgun bakışlı,keskin yüz hatları olan bir adamdı.İşi gereği hep beyaz gömlek giyerdi,kamera açtığı zamanlarda lacivert ceketini internet cafenin sandalyesine asardı, aynı renk pantolonu vardı.Ben mi öyle görmek isterdim bilmiyorum ama çok derin bakardı, her akşam 8de çalıştığı lokantadan çıkıp internet cafeye giderdi,kamera açtığında içim titrerdi, hiç kapatsın istemezdim, bazı akşamlar cafeye gitmezdi, bilgisayar başında online olmasını beklerdim, cep telefonu yoktu,arayıp nerdesin diyemezdim, hiç sesini duymamıştım , mikrofonda konuşmayı sevmem derdi,evli ve iki çocuğu vardı, uzun uzun yazmazdı, benim onun üzerine düştüğüm kadar üzerime düşmezdi, Türkiye’nin diğer ucunda biriyle hiç bir şey olmayacağını bilirdim de hiç kendime söz geçiremezdim, tanımadığım adamı özlerdim, aylarca konuştuk, son zamanlarda online olup yazmamaya başladı hatta, yazdıklarıma cevap bile vermiyor, konuşmak istemediğini bile söylemiyordu, resmen acı çekiyordum ve aklımdan çıkmıyordu. Böyle olmayacaktı;Van’a gitmeye karar verdim, 26 saat otobüs yolculuğu yapıp Van’a gittim. 
Onla buluşmak için önce online bulmam gerekiyordu, sidik kokulu ve eli uzvunda bir grup adamın oturduğu bir internet kafeye gittim ve oturum açmasını bekledim, çok şanslıydım, fazla beklemeden online oldu, Van’da olduğumu söylediğimde aldırış etmedi, görüşmek istemedi, dil dökmeye başladım, acaba parası mı yoktu, bir yerlere gitmek zorunda kalırsak masraf mı edemem diye korkuyordu, sonunda ikna oldu, Cumhuriyet caddesinde onu beklerkenki heyecanımı bir daha hiç yaşamadım, gördüğüm anda kalbime bir ok saplandı ve kanamaya başladı ve o kan yıllarca hiç durmadı, bu kadar streightlooking( heteroseksüel görünümlü)bir adam nasıl eşcinsel hisler besleyebilirdi, ( homofobiden değil eşcinsellerin bir şekilde kendini belli etmesinden bahsediyorum), elimi sıktı iş arkadaşıyla karşılaşmışcasına, sonra koluma girdi ve yürümeye başladık, doğu illerinde erkekler birbirlerinin koluna girerek yürüdüğünde bu bir samimiyet göstergesi oluyormuş, işte ben bu anda mutluydum, esnaf lokantasına benzeyen bir çorbacıya gittik, kelle paça çorbası içtiğinde bile soğumadım. ( hiç sakatat tüketmedim), sonra kaldığım otele geçtik, yatağın üzerine oturdu,ellerini tuttum, sonra dudaklarımız birleşti, sonra bedenlerimiz, pasif olması hayatımdaki en büyük şaşkınlığımdır. Bunu bana ödül olarak verdiğini söyledi, ne ödülü hakettiysem(!)zor bi hayatı vardı, sabah kalktığımda ceketinin cebine 100 dolar koydum, iyi bir işim ve gelirim vardı bunu neden yaptım bilmiyorum, kendine bağlamak için bir adım attın dediğinizi duyar gibiyim, ben Cengiz’in bana yar olmayacağından çok emindim, ertesi sabah ayrıldık, kolum bacağım kırık gibiydi, yürüyemedim, kaldırım kenarına oturup ağladım, yoldan geçenler sadece baktı, neyin var diyen olmadı, nasırlı kalbi var insanların, yaşadıklarımın ve hissettiklerimin kırıntılarından bahsettim size...
      Hayatımın hiç bir döneminde ben eşcinselim diye bağıran, kendini kabullenmiş, işi gücü yerinde hayatı oturmuş birinden hoşlanmadım, bir kaç kere denedim ve hiç başaramadım...

       Bu kez model gibi erkekleri olan İtalya’ya gitmeye karar vermiştim, kampanyalı bir uçuşla 4 günlük bir uçuş satın almıştım Roma’ya. Gün yaklaştıkça özgüven sorunum artmaya başladı, İtalyan erkekleri model gibiydiler, beni napsınlardı, ne kadar rahat bir hayatım olsa da hoşlandığım kişilerden ve tiplerden bahsettiğim üzere hayatımda neredeyse hiç güzel söz duymadım, hiç özgüvenimi tamamlayan olmadı, şakayla karışık gerçek duygular içeren bol demoralizeli yırtıcı gay arkadaş ortamımdan da hayır yoktu. 
Bir Şubat ayı Cuma günü sabahı Roma’ya indim, Havaalanından şehir merkezine 32 dakikada ultra hızla ve durmaksızın giden Leonardo Expressi trenine bindim, Merkez Tren İstasyonu Termini’den sadece 10 dakika yürüyerek hostelime geçtim, daha önce kaldıklarımın yanında çok daha iyi ve sakindi, sonra hemen şehri keşfetmeye çıktım.

     Roma şehir olarak çok küçük olduğu için heryere yürüdüm, nefis pizzalar, dondurmalar ve kahveler tükettim, saat akşam 8e geldiğinde artık kutsal bir gay mekan ziyareti saati gelmişti, En büyük olan gay saunaya gittim, gelenlerin önce kart çıkarması gerekiyormuş, bir giriş ücreti kadar da kart ücreti vardı, pasaportumu istediler, bir an tereddüt ettim vermek için, oysa Avrupa’da bir şehirde kimeneydi benim gerçek ismimden cismimden, üyelik açtılar, bundan sonra İtalya’daki gay saunalar için indirimli giriş kartım vardı. Sauna diğer şehirlerinkinden daha küçük ve daha sıradandı, bir darkroom yoktu, kabinlerde kapalı kapılar arkasında oluyordu sexler, yaş ortalaması 50lerdeydi,  sadece bir kaç tane genç vardı, boş çıkmış olmamak için Filipinli bir çocukla takıldım, aktif olduğumu söylememe gerek yoktur sanırım,  yeterince temizlenmediği için çok sinirlendim, yarıda bırakmak zorunda kaldım, bazı yaşı büyük adamlar çok ısrarcıydı, reddetmekten yoruldum, saunadan bana ekmek çıkmayacağını anlayarak çıktım, akşam saat 10 gibiydi ve dışarda insan yoktu ,Roma çok sakin ve huzurlu bir şehirdi, Termini civarında yaşayan onlarca evsiz insanı saymazsak..ben sanırım kaosu ve kalabalığı daha çok seviyorum. Kafama göre bir şey bulamadım ve erken yattım.

  Ertesi gün sabah erkenden tekrar turistik yerleri görmeye gittim. Hayatımda içtiğim en lezzetli kahveleri içip, en lezzetli dondurmaları yedim, mükemmel pizzalar tattım, bir dünya şehrini deneyimlemek çok güzeldi,tabi tüm bunlar olurken programlardan onlarca mesaj geliyordu,bazılarına cevap bile yazamıyordum, Growlrdan bir Amerikalı yazdı, 50li yaşlardaydı, ben de ücretli görüşebileceğimi söyledim, o kadar uzun ve anlamsız paragraflar yazıyordu ki anlamını bilmediğim anlamsız bir sürü kelime vardı, gayret edip anlamlarına bile bakmadım, tek anladığım beraber bir mekanda otururuz, hesabı ödedikten sonra bardağın altına bırakırım,sen ordan alırsın, direkt para vermeyi kendime yediremem, ben sonuç odaklı düşünerek kabul ettim, akşam 8e sözleştik, saat 7de mesaj attı, o zamana kadar caddelerde, sokaklarda yürüdüm, fotoğraflar çektim, başka şehirler her şekilde bana çok iyi geliyordu,konum attığı otel 3 kmydi, yürüyerek gitmeye karar verdim, 1 kilometre kaldığında başka biri yazdı Grindrdan, gayet hoştu, 2 kişilermiş,geçiştirmek için ücretli görüştüğümü söyledim kabul ederek, o da konum attı, ters istikamette 800 metreydi, önce ona gitmeye karar verdim ve Amerikalıya bir saat sonra geleceğimi söyledim, en az yüz senelik bir apartmanın 4. Katında bir evde, güzel yüzlü biraz topluca bir adam boxerla kapıyı açtı, ev müze gibiydi, sağlı sollu camekanlarda onlarca antika eşya vardı, upuzun bir koridor boyunca ilerlerken evi inceledim hızlı bir şekilde, en sonda soldaki odaya girdiğimde partneri de orda çırılçıplak bekliyordu, ahşap varaklı bir yatak, ceviz ağacından oyma büyük bir gardrop ve ayna vardı, odanın dokusuna uymayan tek şey dev bir modern televizyon ekranıydı, ekranda porno film oynuyordu, sonra beni karşılayan beni mutfağa çağırdı, evet dedim kesin beni beğenmediler ve gitmemi söyleyecek, ne olsa ikisi de porno yıldızı gibi adamdı, beni ne yapsınlardı,üstüne bi de niye ücret ödesinlerdi... Mutfakta herşey antikaydı ve böyle bir eve göre aşırı küçüktü, endişeyle yüzüne bakarken arkadaşım sana ödeme yaptığımı bilmiyor, bilmesin diyerek paramı verdi, özgüvenim bir anda yerine geldi, demek ki beğenilmiştim, onore oldum, Tekrar odaya geçtik,Arkadaşı hiç ingilizce bilmiyordu, sevişmeye başladık, öylesine çekicilerdi ki , demir gibi olmuştum, biriyle öpüşürken diğeri beni ağzıyla tatmin etmeye çalışıyordu, sonra yer değişiyorlardı, sonra ben topluca olanın arkasına geçtim, Avrupalılarda aktiflik pasiflik yoktu, ben yine neyi kanıtlamaya çalışıyordum, içine girdiğimde bağırdı ve çıkmak zorunda kaldım , sonra diğeri ile aynı şey yaşandı, çok pasif olmadıklarını dar olduklarını söylediler, benimse aklıma Amerikalı geldi, geç olursa onu da kaçırabilirdim, kalktım ve giyindim, hem boşalmamıştım,hem de hala enerjim vardı.
      Amerikalı ile buluşmamız biraz zor oldu , sex için para ödeyeceği gerçeğiyle yüzleşmek istemediği için önce bir mekana oturduk, şaraplarımızı yudumladık, şarap öylesine güzel ve içimi öylesine yumuşaktı ki, keyiflendim, kalkarken kadehimin altına parayı sıkıştırdı, hiç utanmadan aldım, neden utanacağım...
      Sürekli güzel sözler söylüyordu ve bu bana çok iyi geliyordu, butik bir otelde kalıyormuş, çok sevimli bir odası vardı, yatağa uzandım, sarıldı, gözlerimin içine baktı ve sonra vücudumun heryerini yaladı, ben de en son üzerine uzandım, kolayca bitti, çıkarken yine bir sürü güzel söz söyledi, taksiye binmemi yürümemi söyledi, onun için bir ekstra daha ödedi, Ne ilginç değil mi, para ödediği birinin bu kadar üzerine düşmesi, kafam hala şarabın etkisiyle çok mahoştu, hostelime geçtim ve güzel bir uyku çektim...

   Ertesi sabah kalktığımda yapacak çok da bir şey kalmadığını farkettim, gidip butik bir cafeye 2 3 fincan kahve içtim, o esnada birileriyle yazıştım, yine Growlrdan yazan bir adam geldi, gayet hoş ve bakımlıydı, outdoor bir mont ve pantolon giymişti, güneş gözlükleriyle karizmatik duruyordu, ailesi , arkadaşları, çevresi gay olduğunu bilmiyormuş ve beni çok beğenmiş, bu yüzden ücret vermekte bir sakınca görmedi, benimse Roma tatilim çoktan bedavaya gelmişti, yeni yerler bile görebilecektim bu sayede. Bir cafede oturup esspressolarımızı içip saunaya gittik, bu saunanın mağara formundaki jakuzileri çok etkileyiciydi, kabine geçtik, dakikada onlarca kez ilfitat ediyordu, bir saat boyunca sadece dokundu, hissetti, ötesini istemedi, sonra saunadan çıktım ve bir başkasıyla başka bir saunaya gittim, gün yine yorucu geçmişti ve hostelime dönüp uzandım..
   5 dakika geçmeden 178 boyunda 150 kilo Dubaili biri yazdı, ciddi olmadığını düşünerek (obezlere güvenmiyorum) numaramı bırakıp, ciddiysen whatssaptan ara ve konum at dedim, 3 gün önceki özgüvensizliğimden eser kalmamıştı, ne kadar hoştum ben, ne güzel sözler söylüyorlardı bana, herşeyin en güzelini en iyisini hakediyordum ben(!).. diğerlerine söylediğim rakamdan da fazlasını söyledim, kamerada fena görünmüyordu, konum attığı otel ultra lux bir oteldi, yürüyerek gittim, 15 dakika sürdü, arapların daha ciddiyetsiz ve yalancı olduğunu bildiğim için ekilebileceğimi düşünüyordum, odaya geldiğimde korkak ve ürkek bir yüzle kapıyı açtı Hamad , üzerinde yöresel arap elbisesi vardı, oda aşırı luxtu, gümüş bir tabak içinde hurmalar diziliydi, otelin konsepti ne kadar iyiyse gelenlere kendi ülkelerindeki alışkanlıklarını bile devam ettirme konforu sunuyordu. Bir tane su alıp açtım ve yatak üzerinde endişeli gözlerle bana bakan Hamad’a yaklaştım, obez olduğu için çok mutsuz görünüyordu(belki de mutsuz olduğu için obezdi)dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum, 
sonra birbirimize dokunmaya başladık, küçücük erkekliği bir anda şahlandı ve boşaldı, 5 dakika bile sürmemişti, kimbilir nasıl bir sex hayatı yoktu da bu kadar erken boşalıyordu, benim işime gelmişti ama biraz da içime sinmemişti, çıktım, hala mesajlaşırız..

     Son akşamımda Grindr’dan beğendiğim birine mesaj attım, baya geç cevap geldi ,bana 250 metre görünüyordu, aktifim dedi ve davet etti , gittim, bir otelin üst katındaki apartmanda, her dairesinde başka birinin oturduğu bir eve girdim, dev bir kitaplık ve onlarca kitap vardı, odası karmakarışıktı, herşey yerlerdeydi, kıyafetler,çantalar,ayakkabılar,protein tozları, su şişeleri.. Andy ise çok yakışıklıydı, gözlerinin içi gülüyordu ve mükemmel bir enerjisi vardı, fiziği bir porno yıldızınınki gibiydi. Öpüşürken gözlerimin içine bakıyordu, birden aşağı doğru kaydı ve ayak başparmağımı emmeye başladı, o kadar yakışıklıydı ve etkileyiciydi ki her ne yaparsa hoşuma gidiyordu, beni ağzıyla boşaltırken kendisi de eliyle boşaldı, sonra gitme beraber uyuyalım dedi, neden gittim hala bilmiyorum, numarasını ve instagramını verdi, Avrupanın gogoboylarındanmış, sonra mesaj attığımda çok soğuk davrandı, ilgisine cevap alınca soğumak demek ki İtalyanlarda da var. 
    İtalyaya gelirken özgüvenim düşüktü, dönerken çok yüksek dönüyorum, eminin İstanbul’da bir hafta içinde altüst olacak birşeyler yaşarım..
    İtalya daha çok turistik gezi amaçlı gidilecek bir ülke, gayler zannettiğimiz kadar rahat yaşamıyorlar,çok tutucular,kapalılar,kendilerini rahat ifade etmiyorlar, saunaları dışında çok mekan yok( saunalar oldukça pahalı) birkaç cafe,pub,club var ama queen gayler başrolde,gayler genelde çok feminen, moda ülkesi olunca tabi saçlar uzun, paçalar kısa, gömlekler işlemeli.. hiç bana hitap etmiyor erkekleri...tekrar gitmeyi düşüneceğim bir şehir olmasa da hayat ne getirir bilinmez tabi....

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KATAR'DA GAY OLMAK- DOHA GAY LIFE

ALMANYA'DA GAY OLMAK- BERLIN GAY LIFE